Hazır giyim sektörü, kapıların sonsuz kere açıldığı bir o kadar da hepsinin bir anda yüzüne kapatıldığı bir sektördür. Eğer yeteneğin ve ilgin varsa bu ışıltılı dünyaya girmenin bir nebze de olsa kolaylaştığı bir sektördür. Ancak kalmak için yeteneğini kimsenin görmediği bir dünyadır da… Bu dünyanın içinde yer edinebilmek, hele ki bu gerçek üstü dünyanın başrolünü paylaşan tasarımcılardan biri olabilmek, dışarıdan görüldüğü kadar kolay değil. Bu büyülü kapıdan içeri girebilmek için öncelikle azim, sabır, ciddi bir eğitim, yetenek, büyük bir tutku ve bir hayli de şanslı olmak gerekiyor.
Yetenek mi eğitim mi?
İşte bu noktada alaylı ve mektepli arasındaki farklılıklardan doğan sorunlar ortaya çıkıyor. Lise çağında kumaşlara, düğmelere, kaleme, kağıda merakı olan herkesin moda tasarımcısı olmak gibi bir hayali vardır. Herkes dünyaca ünlü modacıların hayat hikayelerini okuyup onların şansını kendilerinde de olabileceğine inanır. Ancak atladıkları bir şey var ki o da onların işin mutfağında piştikleri, yıllar süren bir eğitimin ve bilgi birikiminin sonunda başarı sağladıklarıdır. Bu tarzda verilecek birçok örnek olmasına rağmen, mesleğin duayenleri, yine de tasarım kariyeri için yaptığı gibi prestijli bir okulda moda ve güzel sanatlar eğitimi almanın, bu yolda başlangıç için en iyi adım olduğu konusunda hem fikir.
Hazır giyim sektöründe çalışmak ya da daha dar çerçeveden bakacak olursak moda tasarımcısı olmak her şeyden önce yetenek ister. Hiçbir eğitim bireye yetenek kazandırmaz. Ancak eğitim var olan yeteneği destekleyerek bireye hızlı görmeyi, grafik okuma becerisini, problem çözmeyi, entelektüel gelişmişliği, davranışta değil düşüncede bağımsızlaşmayı, soyut fikirler üretebilmeyi sağlar.
Günümüzde usta-çırak ilişkisi
Salt yeteneğin her zaman çok kıymetli olmasıyla birlikte zamanla kendini tekrarlayan bir mekanizmaya dönüşeceği endişesi işletmelerin çoğunu işin okulunu okuyan personeli tercih etmeye yönlendirmiştir. Dolayısıyla Osmanlı Dönemi’nden süregelen usta-çırak ilişkisi günümüzde çok da geçerli bir kriter değildir. Çünkü moda değişkendir. Toplumun talep ettikleriyle ünlü tasarımcıların belirledikleri renkler, kumaşlar ipliklerin harmanlanmasıyla oluşan moda işletmelerinin o yıl çıkaracakları koleksiyonun habercisi konumuna gelmektedir. Bu da demek oluyor ki hazır giyim firmaları, çağın gerisinde kalarak taleplere uymayan kendini tekrarlayan ürünler tasarlamak yerine sürekli üretebilen ve trendi yakalayan bir işletme olarak markasını bir adım daha öteye taşımak istiyorlar.
Günümüzde eğitimin, tasarım kariyeri kurabilmeniz için çok önemlidir. Tasarımcı olmak isteyen kişi, her ne kadar yetenekli ve yaratıcı da olsa bu yeteneğinin de yaratıcılığının da işletilmesi, yönlendirilmesi ve geliştirilmesi gerekir. Her şeyden önce, bir okul veya üniversitede moda tasarımı eğitimi almak, moda sektöründe ihtiyaç duyacağınız tüm incelikleri, detayları öğrenmenizi sağlayacaktır.